07.01.2012 - 00:45 | Son Güncellenme:
U. Kaan ALtın kaan.altin@milliyet.com.tr
Çinli dostlarımızla tanışıp kaynaşmak, en azından mutfaklarını yakından tanımak için. Çinlilerin Kuzey Kıbrıs’ta ne işi var demeyin, Merit Oteller Grubu’nun akıllı yatırımıyla Ada’ya çok yakında Çinli akını bekleniyor
Noel’i kutlamak adetim değil, yılbaşını da. Dostları kıramıyorum ama. Bu kez de aynısı oldu, Kıbrıs daveti üzerine, sevgili editörlerimize “Siz gidin” dedikçe, her birinden ret cevabını alınca iş başa düştü. Yine bana Kıbrıs yolları göründü.
Artık ikinci evim haline gelen Girne’deki Merit Crystal Cove Otel’e neredeyse gece yarısı avdet edebildik. O saatte mantıklı her insanın yapması gerekeni yapıp odalarımıza çekilmek yerine lokantaya çörekleniverdik gazeteci arkadaşlarımızla. Yol yorgunluğu bir yandan yediklerimin baskısı diğer yandan ağırlaştı bünye hemen. Uyku ne güzel şey!
Bizim insanımız da eğlenmeyi hak ediyor Ertesi güne fena uyanmadık neyse ki. Bir de masaj yaptırınca sızılarımdan eser kalmadı, çakı gibi oldum bir anda. Yağmur altında hızlı bir Girne turundan sonra Noel yemeğine hazırız. Başta Çinlilerden bahsettik ama onlar ortalarda yok. Her tarafı Britanyalılar sarmış. Adam 80 yaşına gelmiş, hayattan keyif alıyor. Karısıyla saatlerce dans ediyor, insanın içi açılıyor valla. Bizim insanımızla karşılaştırıyorum, hüzünleniyorum. Hayat İngilizlere güzel o gece için, netekim. Olayı fazla kişiselleştirmeden Çinlilere geçelim biz en iyisi.
Reha Bey’in vizyonu sınır tanımıyorAma bu yapılanmayı anlatmadan birkaç satırla Merit Otelleri Yönetim Kurulu Başkanı Reha Bey’den (Arar) bahsetmem yerinde olacak. Dünya tatlısı bir insan Reha Bey. Vizyoner, yaratıcı, yenilikçi ve kendisi bu tanımlamayı sevmese de değme gurmelere taş çıkaracak kadar da lezzet üstadı. Kendisiyle bu ikinci buluşmamız, daha önce de Yeşilyurt’taki Fener Balık Lokantası’nda iştah açıcı lezzetlerle birlikte tatlı bir sohbeti paylaşmıştık. Aklımda çok kalmamış ama bu Çinliler mevzuunu hatırlıyorum. İşte o fikir yavaş yavaş hayata geçiyor. Hedeflerinde VIP Çinliler var. Her adım onlar düşünülerek incelikle atılıyor. Merit Crystal Cove’un bulunduğu koyun hemen yanı başında yükselmeye başlayan Afrodit Otel mesela. Bu yaz, hadi tam tarih verelim; Türk Ordusu’nun KKTC’ye çıkartma yaptığı tarihte, yani 20 Temmuz Barış Bayramı’nda kapıları açmayı planlıyorlar. Otel Uzakdoğu konseptiyle hazırlanıyor, en küçük oda 60 metrekare. SPA’nın kapladığı alansa 3 bin metrekare. Üstelik kişiye özel verilecek bir anahtarla SPA deneyimi imkanı da sunacaklar. Mutfak kursları düzenleyecekler sonra...
Daha anlatacak çok şey var ama lafı dağıttık. Toparlayalım, zengin Çinliler önce İstanbul’a getiriliyor. İstanbul’un güzelliklerini gördükten sonra, özel uçaklarla Ada’ya taşınıyorlar. Malum, uluslararası ambargo hâlâ Kıbrıslıların belini bükmekte. Merit Crystal Cove’un son katı onlara özel bir kumarhane olarak hazırlanmış. Bir de Çin lokantaları var ki burada uzunca bir paragrafı hak ediyor:
Gerçek Çin mutfağı buradaRestoranın 6 Çinli aşçısı var. Gerçek Çinliler, pek çok yerde olduğu gibi Filipinler ya da Tayland’dan ya da başka Uzakdoğu ülkelerinden gelmemişler Ada’ya. Bu yüzden ‘çakma tabaklar’ gelmiyor önümüze. Ama, itiraf edeyim Çin mutfağı bana çok hitap etmiyor.
Başlangıç olarak, karidesten yapılan cips ilginç, karides tadı almıyorsunuz bir kere. Çeşitli turşular geliyor döner masaya. Turp turşusu, zencefil turşusu... Yosun sonra. Dedim ya, bana göre değil. Suşiler de arz-ı endam ediyor farklı çeşitleriyle. Lakerdanın hastası olan ben suşiye o kadar sıcak bakmıyorum. Nedeni balığın ıslak pirinçle sarılmış olması sanırım. Ara sıcaklara geçtik neyse ki: Yumurtalı ekmeğin üzerine karides ızgara çok yakışmış. Kolesterol bombası ama çok lezzetli. El Yapımı yumurtalı noodle da başarılı. Bir parça diri kalsaydı daha iyi olurdu ama... Soya soslu dana ızgara da utandırmıyor. Buharda pişmiş irice bir deniz levreği geliyor sonra masaya, sarımsak soslu. Lezzet iyi, sunum başarısız. Pekin Ördeği olmazsa olmazı Çin mutfağının. Bir parça yağlı olsa da benim damak tadıma uygun, beğeniyorum... Son olarak Çin baklavasıyla (içinde ananas var) ananaslı krep geliyor, bu iki değişik tadı yeşil çay takip ediyor. Yemeklere emek verilmiş. Farklı bir deneyim oldu benim için, üstelik az yedim zira daha Lefkoşa Merit Otel ve şahane müdiresi Mine Hanım (Gürses) bizi bekliyor.
Çin’den Kıbrıs’a keskin dönüş
Mine Hanım’ın gözleri yollarda kalmış. Hızlı bir turdan sonra otelin en üst katındaki restoranda alıyoruz soluğu. Kıbrıs mutfağının seçkin lezzetleri var masada. Çakıztez dedikleri kırma zeytin, gabbar turşusu, kuru börülce, humus, samarella yani kuru et, yaprak sarma derken kaptırıp gidiyorum kendimi. Servis takımları çok şık, masa örtüleri de. Mutfağa kadın eli değdiği belli. Sonrasında meşhur şeftali kebabı, içli köfte, ızgara hellim geliyor ara sıcak olarak. Onları molohiya otuyla pişmiş kuzu eti ve hırsız kebabı takip ediyor. Hızımı alamıyorum, kemiklerinden dökülen hırsız kebabından bir parça daha yiyorum. Her bir tabak çok lezzetli, insanın yedikçe yiyesi geliyor. Ama siz siz olun benim kadar saldırmayın, zira patlamama ramak kaldı. “Değdi mi?” diye sorarsanız, cevabım “Evet” olacak. Kıbrıslılar ağızlarının tadını biliyor.