Şeyma Subaşı’na “Cemal Kaşıkçı kimdi?” diye sorsam, aklına ilk gelen bağlantı Topkapı Sarayı’ndaki Kaşıkçı Elması olur herhalde...
Muhtemelen ne Suudi Arabistan Konsolosluğu ne de adamın cesedinin parçalara ayrılıp, yok edildiğini hatırlar.
Sadece Subaşı için geçerli değil bu durum, vur patlasın çal oynasın yaşamaya meraklı, bilmek gibi bir derdi olmayan, daha eski kuşaklar olarak bencil bulduğumuz,
Z Kuşağı devrindeyiz.
Subaşı, Kaşıkçı’yı bilmeyebilir de medya olarak
bize ne oluyor acaba?
Neden Suudi Arabistan’ın para saçarak kendini aklama çabasının bir
parçası oluyoruz?
‘Şeyma ve Suudi kankilerinin’ fotoğrafları, pazartesi günü her yerde kullanıldı.
O vahşi infazı
geçtim, kadının adının olmadığı coğrafya orası, Şeyma, Suudi vatandaşı olsa, o ülkede
barınamaz bu hayat tarzıyla...
Pazartesi bizim medyamız Şeyma soslu
Suudi propagandası yaptı ama bir gün önce İtalyan Gazeteciler Sendikası başka türlü davrandı.
İtalya Süper Kupa Finali’nin para için Suudi Arabistan’a taşınmasına sert tepki gösterdi. Sendika, “Cemal Kaşıkçı cinayetini unutturma çabalarına alet olmayalım” diye açıklama yaptı.
Aslında Subaşı, Suudiler’in propaganda yaptırmaya çalıştığı ilk
Türk vatandaşı da değil...
Daha önce de dünyada bilinen Influencer’lar arasında yer alan Murad Osman ve eşi Natali Osman’ı, turizm adına davet etmişlerdi.
Influencer meselesine ayrı bir yazıda
değineceğim ama Venedik ile Paris’teki turizm ofisleri Türkiye’de kurulu ve dünyanın en iyisi sayılacak bir şirketle çalışıyor. Bizim Turizm Bakanlığı’nın bu durumdan haberi var mı acaba?
KOD ADI NESLİHAN DAMLA
Ekşi Sözlük’te Nobel Ödüllü düzgün insan Prof. Dr. Aziz Sancar hakkında 120 sayfalık ‘entry’ var. Sosyal medya fenomeni Danla Bilic hakkındaki sayfaların sayısı ise 186...
YouTuber olarak hayatımıza girmiş birisi o, 2.28 milyon abonesi var. Instagram’da da 4 milyon insan takip ediyor
bu genç kadını. Bir üniversite öğrencisiyken, kısa sürede milyonlar kazandığı ve aldığı dört çeker aracın fiyatının bile bunu gösterdiğine dair
haberler yapılmış.
Makyaj eleştirileriyle başlayan bir serüven bambaşka bir hale gelmiş anlayacağınız... Sadece serüven değil, estetik ameliyatlarla kendisini de değiştiren birinden söz ediyoruz.
Gerçek adı Neslihan Damla olan Kütahya’dan çıkıp sosyal medya fenomeni olarak devam eden bu süreç, kimilerine masal gibi gelebilir.
İlgiyi ve haliyle geliri korumak, çekik gözlü olmak için yaptırdığı estetik ameliyattan sonra, yasak olduğu halde içki içtiğini anlatmaya başlayan birinin hikayesinden bir masal çıkmaz, kimse kusura bakmasın.
İster televizyon ister sosyal medya fark etmez, hızlı gelen şöhreti ve serveti koruma çabası, gencecik insanların ruhlarında büyük yaralar açıyor...
Oxford mezunu olanı var mı?
Renymen lakabıyla tanınan Yusuf Aktaş, eskiden pazarcıymış. Ne var yani, çalıp çırpmamış, alın teriyle çalışmış ama bu durumu garipseyenleri de ben garipsiyorum. ABD’de bir sürü rap yıldızının geçmişinde hapishane ve çeteler vardır.
Bu işin babalarından Snoop Dogg başta olmak üzere, dönüp geçmişlerini saklamayan adamlar onlar.
Bu arada Snoop Dogg dediğimiz adamın IQ’sunun 147 olduğunu da yazayım ki, meselenin yetişme ortamıyla alakalı olduğu çıksın ortaya...
‘Çam ağacı süsleyen kafir’
Bu fotoğraf karesinden dolayı, bir sürü eleştiri gelmiş Berkay’ın eşi Özlem Ada Şahin’e. “Bitmeyen”, “Yılbaşı kutlanır”, “Kutlanmaz”, “Tepkisel olarak bitmeyen” ve “İsteyen kutlar istemeyen kutlamaz”, cümleleri olmayacak bu yazıda.
Birincisi, çam ağacı süslemek, bir Hristiyan geleneği değil; Pagan geleneğidir aslında.
Tıpkı Cadılar Bayramı gibi zaman içerisinde Hristiyanlığa eklemlenmiştir.
İkincisi, çam ağacı altına hediye bırakmak, aslında bizim kültürümüzün bir parçasıdır. Hun Türkleri’nin ‘hayat ağacı’ dediği ağaç, bir akçam ağacıdır. Anadolu’da halen halılara işlenmesi de bu yüzdendir.
Ünlü Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, Hun Türkleri’nin o akçam ağaçlarının altına hediye bıraktıklarını anlatır.
Kaldı ki, Türkler tarihte her
22 Aralık’tan sonra gelen ilk dolunay zamanında yeni yılı, daha doğrusu günlerin uzamaya başlamasını kutlayan topluluklardı.
Uzun lafın kısası şu, Hristiyan geleneklerinin kökenlerini bilmeden, okumadan, araştırmadan, her önüne gelene “Kafir” muamelesi yapılmaz.
Fayton meselesine dair
Kapri Adası, hem İtalya’nın hem de Avrupa’nın en gözde yerlerinden birisidir. İskeleye yanaştığınızda
üstü açık taksiler karşılar sizi.
Bir Ada turu yapar, yukarı Ana Kapri bölgesine çıkar, her biri harika sayılabilecek villaları seyredersiniz yol boyu.
Kapri Adası, görece büyük bir adadır, yüz ölçümü olarak da Büyükada’nın neredeyse iki katıdır.
Prens Adaları içinde, en büyüğü olan Büyükada, bir ucundan diğer ucuna
aslında iki kilometre bile değil.
Diğer adalar daha da küçük.
Madem faytonlar kalkıyor, bu adalar için en iyi çözüm bildiğimiz golf arabaları.
Bir fayton dört yetişkin alıyor, normal bir golf arabası da öyle, illa büyük ya da çok orijinal olması gerekmiyor.
“Faytonlar, New York’ta bile seferde” diyenlere bir hatırlatmada bulunayım, Central Park’ta Adalar’a göre çok daha düz bir mesafede koşan atların durumuyla Adalar’ın dar ve dik yokuşlarında koşan atların durumunu mukayese etmemek lazım...