Anneler, babalar, derin internet kullanmayı biliyor musunuz?
Derin internet, özel tarayıcılar üzerinden girilebilen, içinde uyuşturucu ve kiralık katil dahil her türlü suç unsurunun olduğu bir dünya.
Merak edip, arama motorlarından bilgilerle girmeye kalkmayın, yanlışlıkla bir çocuk pornosu sayfası açarsınız, ertesi gün eviniz basılır. Ama ne yapıp edip, çocuğunuzun bilgisayarını bir uzmana götürüp kontrol ettirin. Niye mi?
Çünkü uyuşturucu tacirleri yine okulları, daha doğrusu gençleri hedef almış durumda.
Görece daha fakir semtlerde ucuz sentetik haplar elden pazarlanıyor, özel okul ve parası olanlara daha beterleri internet üzerinden. Uyuşturucu tek bela değil, bir de ona ulaşacak maddi imkanlar için fuhuş sektörünün eline düşme riski var. Bu durumu tespit eden aileler, çocukları damgalanmasın diye konuyu kendi başlarına çözmeye çalışıyorlar.
Danışmanlık hizmeti veren kuruluşlar ağzına kadar dolu, idrar testi kitleri, piyasada aranan ürünlerden biri haline geldi. Konuştuğum uzmanlar, gençlerin tüm sosyal medya ve WhatsApp yazışmalarının aileler tarafından kontrol edilmesi gerektiğini söylüyor. “Belki ayıp ama çocuğunuzun çantasını, hatta odasını bile, haberi olmadan aramakta fayda var” diyorlar.
Sonradan çok üzülmek yerine şimdiden biraz üzülmek katlanılır bir maliyet gibi duruyor...
Silmeyen silgi yapmışlar
YGS sınavına giren öğrenciler günlerdir dağıtılan silgiden şikayet ediyorlar. Eğer bir silgi son derece önemli bir sınavın önüne geçiyorsa ortada bir sorun var demektir. Silgiyi seçenler, acaba bir sınav kağıdı ve cevap kağıdı üzerinde hiç deneme yaptılar mı? Yaptılarsa bu silgiyi nasıl seçtiler, yaptıkları silgi siliyor sınavda dağıtılanlar sorunluysa o zaman sözleşme şartlarına uyulmamış demektir. Daha önemlisi LYS’de öğrencilere silen silgi vermeyi becerebilecek miyiz acaba?
Özrü kabahatinden büyük
İLETİŞİM ADABINI BİLMİYORUZ
Türkiye’de alışkanlıktır, bir cep telefonunu aradığımızda hat kesilinceye kadar çaldırırız. Oysa üç kere çaldıktan sonra düşünmemiz gerekir ki, aradığımız kişi o an uygun değil ve cevap veremeyecek. Ne kadar basit ama çok ihmal ettiğimiz bir nezaket kuralı bu. Sadece bu mu? Birisini cep telefonundan asistan vasıtasıyla aratmak da doğru değil aslında. Rahmetli Ecevit, yaşı 80’i geçmesine ve Başbakan olmasına rağmen cep numaralarını direkt kendi çevirirdi.
Yalnızca yaptığımız aramalarda değil, gelen çağrıların da nezaket kuralları var. Mesela birini aradığımızda selamlamadan önce, ilk yapılması gereken o an konuşmaya uygun olup olmadığını sormak. Başta çağrı merkezleri olmak üzere bu basit kurala uyan o kadar az kişi var ki... Sonra cumartesi günleri tanıtım için tanımadığınız insanları aramak... Sen çalışıyor olabilirsin ama tatil gününde kimseyi rahatsız etme hakkın yok. Aslında kural aile ya da yakın arkadaş olmadığınız kişileri sabah saat 10.00’dan önce ve akşam saat 20.00’den sonra aramamak.
Görüntülü aramalarda da yazılı olmayan kurallar var. Mesela, karşı tarafın rızasını almadan birisini görüntülü aramak ayıptır, kabalıktır. Bunu şirketler değil, daha çok kıskanç eş ve sevgililer yapıyor ama insan en fazla özeni çok sevdiğine göstermeli bana göre. Sonra WhatsApp kullanıcılarının kavga sebebi “Çevrimiçisin ama benim mesajımı okumadın/dönmedin” serzenişleri... O an işiyle ilgili son derece önemli bir konuşmada olan kişi “Naber?” tadındaki bir mesaja neden dönsün ki?
Ve iletişim adabı konusunda sıkıntısı olan iş dünyası ve hatta iletişim ajansları... Diyelim ki birisinin hem iş hem de özel mailine sahipsiniz, bilgilendirme ya da reklam
e-postasını iki adrese birden atmanın manası var mı? Öyleleri okuma değil silme arzusu oluşturuyor.
İneği kesme gezileri kes
Ağlamak güzeldir
Ne enfes bir Sezen Aksu şarkısıdır değil mi ‘Ağlamak Güzeldir’? BBC Bilim Dergisi’nde ağlamanın insan sağlığına olan faydaları hakkında bir makale yayımlandı. Orada 1981’de keşfedilmiş bir bilgiye rastladım. Meğer duygusal filmlerde süzülen gözyaşları, soğan doğrarken dökülenlerden daha fazla protein içeriyormuş. Yani her gözyaşı birbirinden farklı insan için.
İnsan olmanın da güzelliği bu galiba...