'İngiltere'nin ilk Türk sanatçısı olmak istiyorum’

Alternatif R&B müzikle, İngiltere’de sesini duyuran Türk kökenli İngiltere vatandaşı Onur, yeni albümü ‘A Millennial Rhapsody’yi Londra’da tanıttı. Şarkılarında kullandığı farklı ses ve vuruşlardan dolayı ‘gelecek bin yılda R&B’ye şekil verecek sanatçı’ seçilen Onur’la, İstanbul’da bir araya geldik. Genç yıldız, lisede aldığı konservatuvar eğitiminin ardından hedefine kilitlendiğini söyledi.

Türkiye’den ve dünyadan hangi isimleri seviyorsunuz?
Prince, Michael Jackson ve Justin Timberlake ile Tarkan, Duman, Nil Burak ve ‘Issız Adam’ın playlist’ini severim. Eski Türk müziklerindeki melankoli hoşuma gidiyor.

Şarkı sözlerini yazarken nelerden ilham alıyorsunuz?
Herhangi bir anda aklıma geliveriyor. Stüdyom evde, sabahtan akşama kadar müzik yapıyorum, fikirler durmuyor. Şarkılarımın prodüksiyonu biraz farklı gelebilir, sevdiğim sanatçılardan da ilham alıyorum.

Şarkılarınızın ruhu, yaşınızdan büyük gibi...
Aklıma gelen ilk şeyi yazmam. Üzerinde düşünür ve geliştirmeye çalışırım. Bir şarkı; hikaye ya da konsept gibidir ve onu nasıl hayata geçireceğim diye kafa yorarım.

Şarkılarınızı dinleyen profesyonellerin verdiği tepkiler neler?
Çok beğendiler, şu anda piyasada olanlardan ve müzikten daha farklı olduğunu söylediler. Müziğimin önümüzdeki bin yılın müziğini şekillendireceğini düşünüyorlar. Çünkü kullandığım sesler yeni ve aranjmanı da profesyonel stüdyolarda değil; evimde bilgisayarımda yapıldı.

Müziğe adım attığınızda yanınızda kimler vardı?
Hiç kimse. 17-18 yaşlarımda şarkı yazmaya başladım. 20 denemeden sonra içime sinen güzel bir şarkı yazdım ve o gün kendi eserlerimi üretmeye karar verdim. Aslında bir arkadaşımla bir gün sokakta şarkı çalıp söylemeye başladık ve tek başıma devam ettim. Gitar çalmayı kendim öğrendim. Cover söylemeye başladım. Daha sonra bunların benim sesime uymadığını fark ettim. O yüzden dedim ki ben şarkıyı yazarsam, ben melodiyi çıkarırsam, hiç kimse beni diğerleriyle karşılaştıramaz, çünkü ilk benden duyacaklar... Prodüksiyona da mecburiyetten başladım diyebilirim, çünkü kimsenin yaptığı içime sinmiyordu.

İngiltere’de bir Türk olarak öne çıkmaya çalışmak nasıl bir his?
İznim yokmuş gibi... İngiltere’de Türkler’den hiçbir müzisyen ünlü olamadı. Sanki müzik yapmaya hakkım yok gibi geliyor ama sonuna kadar gideceğim. Adımı da bu nedenle değiştirmedim. İngilizce okunuşta da ‘honour’ aynı anlama geliyor.

Hedefleriniz nelerdir?
Altı aylık planlarım arasında, altı şarkılık bir proje hazırlamak var. Bunların da çoğu bitti, mix’e gidecek. Sony Türkiye de dahil olmak üzere, yapım şirketleriyle görüşmelerim oldu. Her şey yavaş gelişti. Haklarımı koruyarak, dikkatlice acele etmeden emin adımlarla devam edeceğim. Hayallerim var. İngiltere’nin ilk Türk pop sanatçısı olmak istiyorum. Asıl amacım da global müzik pazarında, kendi şarkılarını üreten bir müzisyen olabilmek.

‘Festivallerle görüşmelerimiz devam ediyor’
Konser takviminiz nasıl?
7 ve 15 Haziran’da Londra’da, 12 Eylül’de Fransa’da var. E.P. ile ilgilenirken festivallere müracaat etmeye fırsatımız olmadı ama görüşmelerimiz sürüyor. Piyasaya girdim ve daha da ciddiye alıp, profesyonel tarafını görmeye çalışıyorum.

Sizi Türkiye’deki müzikseverler nereden takip edebilirler?
Spotify’da ‘ONUR’ olarak varım. Arama motorlarında ‘ONUR London’ yazdığınızda ben çıkıyorum. Bilgilerimi www.onursworld.com’dan da bulabilirler. Instagram’daysa ‘onursevigen’ olarak takip
edebilirsiniz.

Türkçe şarkı söyleme fikrine nasıl bakarsınız?
Türk’üm ve bunu asla saklamam. Türkiye’de doğup, büyümediğim için Türkçe şarkı söylemeye başlarsam, o samimiyeti yakalayamam. Türkçe söyleyeceksem, önce benim istemem gerekiyor. Çünkü ben İngilizce söyleyen bir Türk gördüğümde aksanını algılayınca, o duyguyu yakalayamıyorum.

Türk ezgileri veya enstrümanlarını şarkılarınızda duyabilecek miyiz ilerleyen zamanlarda?
Belki olabilir.

Şarkılarınızı, en çok kimin söylemesini isterdiniz?
Eğer Prince veya Freddie Mercury yaşıyor olsaydı, onların söylemesini isterdim. Şimdiyse Justin Timberlake olabilir. Ama ben bu şarkıları kendim için yazıyorum. Dolayısıyla kimin sesine uyar, bilmiyorum. Türkiye’de Bora Uzer’in söylemesini dilerdim.