21.05.2011 - 23:42 | Son Güncellenme:
İstanbul Modern’de sahne alacak İngiliz şarkıcı Marianne Faithfull (64), yaklaşık 50 yıllık kariyerini yeni albümü ‘Horses and High Heels’le taçlandırdı. Albüm, Marianne Faithfull’un sıra dışı şekilde sonsuzluk hakkında mutlu bir şarkısını da içeriyor. Daha da önemlisi bu mutlu şarkı sonsuzluk ve ölüm hakkında. “Bununla eğlenmek bir paradoks” diyen Faithfull, “Ancak sanırım doğru olan da bu. Ölümle yüzleşmiyorum. Daha çok uzakta olduğunu biliyorum. Ve o, hazır olduğunuzda ve yorulduğunuzda gerçekleşir” diye ekliyor.
Artık insanları ağlatmamaya çalışıyor
Doğrusu Faithfull, beş yıl önce memesinde bir kitleyle karşılaştığında kıyısından ölümle yüzleşmişti. ‘Horses and High Heels’, kendi yazdığı şarkılarla, Elton John’un cover’ladığı ‘Love Song’ gibi 70’lerden şarkılarla dolu bir zafer ilanı gibi.
Faithfull’la Dublin’deki Shelbourne Oteli’nde görüşen The Daily Telegraph yazarı Chrissy Iley, şarkıcının Paris’te yaşamadığı zamanlarda bu kentte ikamet ettiğini not düşüyor. Faithfull’un “Artık insanları ağlatmamaya çalışıyorum” dediği sırada araya gitaristi Doug Pettibone giriyor ve “Bir mönüyü bile şarkı gibi okuyarak insanları ağlatabilir” ifadesini kullanıyor.
Faithfull ise kendisinin ağlamayla değil hayatta kalmayla ilgili olduğunda ısrarcı: “Mükemmel bir yaşamım var ve bir tanesine daha sahip olmak istiyorum. Büyük görevim nedir? Emin değilim ama büyük olmalı. Daha önce görevimin ölüm olduğunu düşünürdüm ancak şimdi görevim yaşam. Şimdi, o kötü, aptal, boş kafalı kızdan çok farklıyım. Artık önümdeki her şeyin muhteşem bir ziyafet olduğunu düşünüyorum” diyor.
Hayatı kendini imha sanatını yüceltmekle geçmiş biri için şaşırtıcı ifadeler bunlar. Sigaralarını zincirleme tüttüren bir tiryakiydi. Hâlâ sigara içiyor. Röportajı yapan Iley’in Paul McKenna’yı (İngiliz hipnozcu) tanıdığını öğrenince, onu telefonla aramak istiyor; belki hipnozla sigarayı bırakabileceği umuduyla...
Ölümün kıyısında
“Cennet ve cehennemin bu dünyada olduğu gerçeğini biliyorum” diyor, 1969’daki intihar girişimi sırasında gördüğü bir rüyayı anlatmadan önce. Mick Jagger’dan olan çocuğunu 7.5 aylıkken düşürmesinden hemen, Rolling Stones’un ‘esas adamı’ Brian Jones’un havuzunda ölü bulunmasından birkaç gün sonraydı. Stones, Jagger’ın Jones anısına Shelley’den mısralar okuduğu Hyde Park konserini henüz vermişti. Ardından Faithfull, Jagger’ın ‘Ned Kelly’ filminin setine, Sydney’e doğru onunla birlikte uçağa atlamıştı.
Faithfull anlatıyor: “150 hap yutmamın ardından gördüğüm bir rüyaydı. Aslında o kadar almak istememiştim. Uçak yolculuğu sırasında mütemadiyen yutuyordum. Otel odasına sıcak çikolata ısmarladığımda hâlâ aldığımı hatırlıyorum. Ölü değildim. Brian Jones’la sahipsiz topraklarda yürüyorduk. Ve bir ara bana ‘Gittiğim yer burası’ dedi. Ardından sonsuzluğa doğru düştü. Ben yapamadım. Bütün yolu geri dönmek zorundaydım. Çok uzun bir yol yürüdüm. Sonunda bir havaalanındaydım. Uçaklar inip, kalkıyordu. Beni gelip alması için Mick’i bekliyordum. Ve gelip beni geri götürdü. Bütün hatırladığım bu.”
Altı gün komada kaldıktan sonra gördüğü ilk yüz Mick’inki, söylediği ilk sözler “Vahşi atlar (wild horses) beni çekip alamadı” cümlesi olmuştu. Faithfull, künyesinde hiçbir zaman yer almadığı Rolling Stones şarkısını işaret ederek, “‘Wild Horses’ı yazmamızdan sonraydı” diyor. Keith Richards, otobiyografisi ‘Life’ta ‘über ilham perisi’ diye tanımladığı Faithfull’a minnettar olduğunu yazmıştı. Faithfull, Rolling Stones şarkılarına ilham vermekle kalmıyor, Jagger’a söz yazarken yardım da ediyordu. Jagger, ‘Sympathy for the Devil’ şarkısını, Faithfull’un hediye ettiği şeytan hakkındaki bir Rus romanını okumasının ardından yazmıştı.