23.12.2021 - 07:10 | Son Güncellenme:
Her hafta Zorlu PSM'de yaptıkları yüksek tempolu programın heyecanını pembe dosyalarından ilginç konuları çekip çıkararak izleyicilere aktaran, samimi bir dost sohbetinin yanı sıra konuklarının bilinçaltlarına ulaşarak ters köşe konuları konuşan Meriç Aral ve Efe Tunçer'in sıra dışı programı 'Teras Noir'ın bu haftaki konuğu usta oyuncu Hatice Aslan oldu.
Aslan, "Kelimelerle aran pek iyi değilmiş?" sorusunu soran Tunçer'e şu cevabı verdi; "Esasen var olan kelimelerden bahsediyorum, biraz bu konuda çelişkilerim var. Bazı kelimelerde durur düşünürüm, 'Bu ne yani, ben bu kelimeyi neden tam olarak yaşayamıyorum?' derim..."
"Bazı kelimelerin sanki tam anlamı o değilmiş gibi bir yabancılaşma yaşıyorum. Mesela 'kız' kelimesi... Kadına şiddetin ön planda olduğu bu günlerde 'kız' ve 'oğlan' diyerek kızmaktan gelen 'kız' kelimesini vurgulamış oluyoruz. Bu sebeple kız çocuğu dendiğinde ona kızmak anlamında bir şey söylüyoruz. Bu da insanın beyninin arka planında başka şeyler çağrıştırıyor..."
"Bir kitapta 'kız çocuğu yerine neden gül çocuğu demiyoruz?' sorusuna denk gelmiştim. Gerçekten de kız çocuklarına gül ve gülmek gibi tanımlamalar çok yakışıyor."
Oyuncu, Tunçer'in "Fazlasıyla beynimizin bir yerlerinde yer etmiş, bir jenerasyonu anlatan ve çocukluğumuzda hepimize etkisi olan 'Ferhunde Hanımlar' dizisi ile ilgili neler söylerdin?" sorusuna ise şöyle yanıt verdi; "Bir Ankara dizisidir 'Ferhunde Hanımlar' ve Ankara'nın ilk uzun soluklu sitcom televizyon dizisidir. Seynan Levent, o zamanlar Akşama Doğru programını tatlı, hoş, lahuti bir sesle yapıyordu ve şahane bir programdı..."
"Bir gün Seynan Hanım, TRT binasındaki ofisine çağırdı bizi ve böyle bir dizi yapmak istiyorum dedi. İşte bana 'Sen ortanca kızsın, Necla karakterisin' dedi ve başladık projeye. Ben de o zamanlar tiyatro yapıyorum ve dizi çok yeni bir alandı benim için. Ben o zamanlar gidip dizideki Necla karakterim için kıyafet alışverişi yapıyordum 'Aa bu çok yakışır Necla'ya' deyip alıyordum..."
"Yani Necla'nın giydiği tüm kıyafetler, daha doğrusu tüm karakterlerin kıyafetlerini oyuncular kendisi seçip sete getiriyordu. Biz sete sürekli elimizde bir bavul ile geliyorduk o zamanlar. Kısaca biz yedi yıl boyunca o sette ölümler, doğumlar, evlilikler yüzlerce olaya şahit olduk. Bugün de halen o alışkanlığım, kimsenin işine çok karışmamak şartıyla sürer. Karaktere yakışacak bir kostüm, aksesuar oldu mu sete getiririm çünkü katkı sağlamak hoşuma gidiyor."
Aslan, Tunçer'in "Oynarken bir sorumluluk hissediyor musun yoksa o an sorumluluğu bıraktığın bir nokta oluyor mu senin için?" sorusunu şu şekilde cevapladı; "Elbette sorumluluk hissediyorum. Zaten sorumluluk duygusu olmasa bu işin içinde olmazsın. O sorumluluğu yüklenmek güzel bir şey..."
"Çünkü yaptığım işin içinde oyuncu arkadaşlarım var, yeni mezun arkadaşlarım ve bize zamanını harcayan seyirciler var ki bu zaman çok değerli. Kimsenin izlerken harcadığı zamanı boşa gitsin istemem. Bu yüzden elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum."