İstanbul’da birçok mekan vale hizmeti veriyor. Mekanın kapısına kadar geliyorsunuz ve biri sizin için aracınızı park ediyor...
Sonra çıkışta plakanızı söylüyorsunuz ve yine araç mekanın kapısına kadar geliyor.
İstanbul gibi otoparkın sorun olduğu bir yerde sosyalleşirken bu dertten kurtuluyorsunuz. Tabii bunu da belirli bir ücret karşılığında yapıyorlar.
Bebek’te yaşanan krizden sonra, tüm mekanlar verdikleri vale hizmetine daha çok dikkat eder oldu.
Ama...
Geçen gün yaşadığımız bir olayı anlatayım...
Ulus’tan aşağıya doğru iniyoruz. İş yemeklerinin en popüler restoranı Sunset’in önünden geçerken sözlü olarak taciz ediliyoruz.
Neden mi?
Sunset’in yolunda araçlar sağlı sollu park halinde. Bir de buraya gelenler mekanın kapısında ikinci sırayı oluşturunca, bir şerit iptal durumda. Geçecek yer yok!
Taksici de beklememek için park etmiş araçların yanından geçmeye çalışırken; “Hiç utanmıyorsun değil mi karşı şeritten gitmeye. Beklesen ölürsün” diye laf yiyoruz Sunset’in valelerinden.
Vallahi çok haklı Sunset’tekiler!
Sen yola arabaları park et, geçecek yer bırakma sonra da geleni geçeni taciz et. Olacak iş değil!
Hani taksici alttan almasa, o da laf atsa; al sana ikinci vale krizi.
Yahu ne oluyor? Yollar kimsenin tapulu malı değil.
Bu ne tahammülsüzlük böyle, korku saçmayı bir bırakın hele.
FENİX’TE ADAMINA GÖRE MUAMELE
Şu sıralar sosyalleşmenin en gözde adresi Fenix.
Beyaz yakalıların hışmına uğramış durumda. Bir yer krizidir gidiyor... Rezervasyon yaptırmak için araya hatırlı kişiler sokuluyor.
Mekana gitmeseniz de, “Aradık yer yokmuş demek” bile moda olmuş durumda.
Geçenlerde Fenix’e gitmek isteyen bir kişi, hatırı sayılır birini araya sokuyor, yer bulamıyor...
Azmediyor, başka birini devreye sokuyor. Rezervasyonu hemen yapılıyor.
İki hatırı sayılırla aynı masada Fenix muhabbeti yapılınca iş ortaya çıktı. Fenix çok yeni olmasına rağmen daha şimdiden adamına göre muamele yapmaya başlamış bile.
İyi de daha yolun başındasınız. Çok mekan gördüm böyle tepetaklak giden.
“Çok ilgi var nasıl olsa” diyerek tuhaf hatalar yapmayın!
NASIL EĞLENİYORSUNUZ!
Anlıyorum ki ahali sıkış tepiş, üst üste eğlenmeye bayılıyor. Hem de ne bayılmak... Bırakın eğlenmeyi, bulunduğunuz yerde dönemiyorsunuz bile!
O kadar kalabalık ki; ortamda oksijen kalmamış, nefes alınmıyor ama kimsenin umrunda değil!
Gençler kafaya takmış bir kere eğlenecekler!
Geçen cuma gecesi arkadaşlara denk gelince Sess’e uğradık.
Alt katta böyle bir atmosferle karşılaşınca girmemle çıkmam bir oldu.
Siz siz olun eğer medenice sosyalleşmek istiyorsanız bu tür popüler kulüplere hafta içi uğrayın!
BOĞAZ’IN ORTASINDA OCAKBAŞI
Mangalın başına çöreklenip çöplenmeyi çok severiz. Bu yüzden yaz-kış demeden barbekü keyfi yapmaktan kendimizi alıkoyamayız.
Yol kenarı, orman, plaj, teras hiç fark etmez, mangal engel tanımaz. İstanbul’da birçok mekan var böyle mangal keyfi yapacağınız.
Masanızın ortasına yerleştirilen bir mangalla, bu keyif lüks olarak servis ediliyor size.
Ocakbaşı muhabbetinin temeli de bu zaten. Geçen hafta öyle bir ocakbaşına denk geldim ki...
Manzara şahane, Boğaz’ın tam ortasındasınız.
Kebaplar, etler damakta iz bırakıyor.
Neresi mi? Kuruçeşme’deki Suada’nın içinde Suada Kebap!
HAFTANIN TOP 5’i
1- Sess, Nişantaşı’nda olmanın avantajını çok iyi kullanıyor. Üç yıldır Türkçe kulüp olarak zirveye yerleşmiş durumda.
2- Fenix, İstanbullu beyaz yakalıların yeni oyuncağı. Şu sıralar gece gezginlerinin hücumunda. Sunduğu yemek, ambiyansı ve eğlencesinden çok, yer bulunup bulunamadığı konuşuluyor.
3- Lucca, Cem Mirap’ın Bebek’teki yıkılmaz kalesi. Her daim kalabalık, her daim piyasa.
4- Abdi, salı günleri unplugged geceleri düzenliyor. Sadece gitar yapılan canlı perforsmans gecelerine ilgi büyük. Abdi, salı gecesiyle listeye girmeyi başardı.
5- Can Oba, Sirkeci’de ufacık bir restoranda yaratılan şahane yemeklerin adresi. Son bir ayın yemekte en çok konuşulan yeri.