İstanbullu'lar çok itibar etmez yaşadığı şehrin tarihine. Hiç sahip çıkmaz, ilgilenmezler... "En son ne zaman tarihi bir yere gittiniz?" diye sorsam; cevap veremezler.
Şehrin tarihine sahip çıkmazsan, meydan turistlere kalır, yaşadığın şehre yabancı oluverirsin!
Geçtiğimiz hafta sonu Topkapı Sarayı’na gittim; kuyruk kıyamet her yer.
Saray, turist istilasında. Bir ara baktım, tek Türk benim!
YEMEKLER İÇLER ACISI
Topkapı Sarayı’nda yemek yemek şahane fikir değil mi? Padişah sofrası bekliyor insan ama ne mümkün!
Konyalı servis veriyor Saray’da...
Fakat mekanın kapalı bölümünde bir koku var ki; yemekten soğur insan. Topkapı Sarayı'nda öyle ağır bir koku nasıl olur? Çalışanlar içeride kurmuş sofrayı, o kokunun içinde keyif yapıyor ama haklılar, saraya sadece turistler akın edince onlar da kimseyi takmıyor.
Dışarıda kafe ve restoran bölümü var. Osmanlı yemeği var mı diye bakıyorum ama bir tek şerbet var. Manzara şahane olsa da, sunulan yemekler vasatın altında!
Turizm Bakanlığı buraya sahip çıkmazsa, nereye sahip çıkacak?
Yazık vallahi yazık...
EVLERE ŞENLİK
Erol ve Varol Kaynar’ın mekanlarında her zaman belirli bir disiplin vardır ama geçtiğimiz cuma gecesi Sky Bar’da kim kime dum dumaydı!
Bir daha gider miyim? Tövbe...
Gece kulübüne gittiğin zaman; bir karşılayan olur, yer gösterir...
Burası ise evlere şenlik; hani servis personeli bizi tanımasa, gecenin bir vakti öylece kalıvereceğiz ortada.
Her zaman diyorum, mekan sorumlularının kendini eğlenceye kaptırmak gibi bir lüksü yok! Erol Kaynar, bir an önce buraya el atmalı.
HER ŞEY PARA!
Sosyalleşmek güzel de, gereksiz yere neden para alınır, anlamıyorum:
* Yemek yedin, servis aldığın için bahşiş ver! Bahşişi menüye ekleyin, hem müşteri rahat etsin hem de personel...
* En anlamsızı da WC’nin önünde duranlar... Bir şişe kolonya, biraz peçete veriyor; bahşiş bekliyor! Neden?
* Zaten mekanınıza geldik, üstümdekini alıp bir yere koyacaksınız. İyi de bunun için neden ücret talep ediyorsunuz?
* Adam alkol almasına rağmen mekana aracıyla gelmiş. Niye böyle bir riske girer, bilinmez! Ama gelmiş işte, neden otopark ücreti alıyorsunuz? Bu hizmeti vermek zorunda değil misiniz?
Hele ki İstanbul’da!
HAFTANIN TOP 5’i
1-REINA: 12 yıldır, İstanbul eğlencesi denilince akla gelen ilk işletme olmak, kolay olmasa gerek! Reina, haftanın değil; son 12 yıla damgasını vuran ender yerlerden biri. Arkasındaki isim Ali Ünal, zirveyi kimseye kaptırmamakta kararlı.
2-ABDİ: Karı-koca işlettiği için sempatik bulduğumdan değil; Nişantaşı’nın tek açık hava kulübü olduğu için, üç haftadır ilk beşte kalmaya devam ediyor. Abdi Nişantaşı’na samimiyet ve rahatlığı getirdi. Bravo Pınar ve Gökhan Oskay çiftine...
3-KASAP OSMAN: İstanbul’da adım başı dönerci var. Hepsi de iş yapıyor ama bazıları var ki, aradan sıyrılıp öne çıkıyor. Tıpkı Eminönü’ndeki Kasap Osman gibi, illaki gidin!
4-TÜRKBÜKÜ ATILAY: "Türkbükü’nde eski balıkçılardan hangisi kaldı?" derseniz; cevabı "Atılay" olur. Sadece yazın değil, kışın bile insanın olmadığı yerde servis vermeye devam ediyor. Sırf bu yüzden bile listeye girmeyi hak etti. Atılay, köyün tek bekçisi...
5-D-LUX: Nişantaşı’nın 'sabahlar olmasın' eğlencesinin adresi. Sahibi Mehmet Karataş, aynı zamanda Maçka’daki Frame’in de sahibi. Böyle giderse Nişantaşı’nın eğlencesi ondan sorulacak.