Memleketin tatil beldeleri, yazı yağmur ve fırtınayla karşıladı. Bodrum’da geçen hafta sonundan bu yana, güneş yüzünü göstermedi. Pazar akşamı öyle bir rüzgar vardı ki, sabaha kadar gözüme uyku girmedi.
Tatil beldelerinde birçok mekan açık havada olunca fırtına yüzünden neredeyse tüm mekanlar hizmet vermedi. Cuma günü, Bodrum merkezin en eski balık restoranlarından Gemibaşı’ndaydık.
BÖYLE SERVİS GÖRMEDİM
Gemibaşı, Bodrum merkezin yaz-kış iş yapan ender restoranlarından biri. Ne zaman buraya yemeğe gelsem, tek masa bile boş olmaz.
Mezeleri şahane, balıklar taptaze ve servis ultra hızlı. Öyle hızlı ki, insanın başı dönüyor.
Bizim masaya bakan garson, gece boyunca öyle bir içki servisi yaptı ki, her defasında kadehteki içkinin yarısını masaya boca etti. İçki servis etmenin de bir adabı olduğunu acilen öğrenmeli...
BODRUM’UN EN YENİSİ
Bodrum’un en eski pastanelerinden Yunus’ların sahibi Mustafa Pan’ın Bodrum merkezde Sha Sha adını verdiği barı, hizmete başladı.
Çok uzun süren dekorasyon yüzünden bir türlü açılamayan Sha Sha’ya uğradım. Neyzen Tevfik Caddesi’ndeki en iyi tasarıma sahip işletme olmuş.
Çok özene bezene bir yer yaratmışlar.
Barın başına da İstanbul’daki gece gezginlerinin yakından tanıdığı ünlü barmen Mesut Güney’i getirmişler.
Mesut, o gece türlü türlü kokteyl yaparak midemi bozmaya yeltense de başaramadı. Mekan, henüz tam oturmamış, tarzının ne olduğunu çok anlamadım desem abartmış olmam.
KÜBA’DA LOCANIN FİYATI
Sha Sha’dan sonraki durağımız Küba oldu. Küba da Bodrum merkezin en ünlü barlarından. 2000’li yıllarda oldukça popülerdi.
Bodrum’a tatile gelen ne kadar ünlü sima varsa, hepsi soluğu Küba’da alır ve duvarda oturmak için birbirleriyle yarışırdı.
Mekan, yıllar içinde popülerliğini yitirse de ayakta kalmayı başaran ender yerlerinden biri oldu.
Bodrum merkezde o kadar ünlü bar vardı ki, hepsi birer birer kapandı. Neredeyse bir tek Küba bugünlere kadar gelmeyi başardı.
KEMİK KADRO DEĞİŞMEDİ
Bunda en büyük pay, Bülent Şenol’un çalışma azmi ve hırsına ait. Şenol’un iş disiplini sayesinde Küba hâlâ Bodrum’un en iyi iş yapan mekanları arasında.
Çok uzun yıllardır aynı ekiple servis veriyor olması, mekana artı puan getiriyor. Aradan bunca yıl geçmesine rağmen Küba’nın kemik kadrosu hiç değişmedi.
Küba, yaza tepeden tırnağa yenilenerek girdi. Açıldığı günden bu yana dekorasyonunu hiç değiştirmeyen mekanın barı tam ortaya alınmış. Gece kulübü olmasına rağmen, hiç locası olmayan Küba eski barın yerine localar yapmış.
KİŞİ BAŞI 400 TL
Küba, belli ki bu loca işinde çok acemi. Bildiğiniz locaya, saray muamelesi yapıyorlar. Öyle bir loca fiyatı var ki, bunca yıldır gece hayatındayım böylesi ucuk bir fiyatla ilk kez karşılaşıyorum.
Locaya doğru yöneldiğimde, başında duran garson, “İlk loca 4 bin TL” dedi. Gözlerim yerinden çıkacaktı. Locaya topu topu en fazla 10 kişi oturur ki, bu da kişi başına 400 TL ediyor.
Bir şişe içkinin aşağı yukarı 400 TL olduğunu düşünürsek, söyledikleri locaya 10 şişe içki koymaları gerekiyor. Bu kadar içki içen herkes, komalık olur.
“Peki neden böyle bir fiyat?” dediğimde, o locanın caddeye baktığını söylediler. Yahu isterse uzaya baksın, her şeyin bir bedeli var.
İstanbul’daki en ünlü gece kulübünde bile böylesi bir loca fiyatı olmazken Küba’da fahiş bir fiyatla loca satmak hiç akıl karı değil.
Bülent Şenol, bu duruma hiç vakit kaybetmeden müdahele etmeli. Locanın önü, arkası, caddeye bakanı olmaz. 4 bin TL’ye loca hiç olmaz... El insaf!
İSTANBUL’DA METROBÜS KURALLARI
Memleketi bu hafta sular seller götürünce İstanbul’un beyaz yakalıları, metrobüsle tanıştı. İstanbul Kart’ın ne işe yaradığını yağmur sayesinde öğrenen ahalinin ilk metrobüs deneyimleri şöyleydi:
- Binmek için metrobüsün nerede duracağını kestirmek çok önemli.
- Ayakta yolculuk yaparken çantayı ayaklarının arasına alacaksın ki, hem telefonla konuşabilesin hem de bir yere tutunabilesin.
- Kapıya yakın durmamak lazım, her durakta inenler yüzünden dayak yemiş gibi oluyorsun.
- İlk binmek çok önemli, ‘Oturacak yer bulur muyum?’ hayali kuruyor insan. Ama bırakın oturacak yer bulmayı, ayakta durmak için bile ite kaka yer buluyorsunuz.
İstanbul’un trafiği, millet toplu taşıma kullanmadan çözülmez. Umarım yağmurlar, toplu taşıma kullanma alışkanlığı yaratır da biraz olsun trafik rahatlar.