Dr. Jan Klod Kayuka

Dr. Jan Klod Kayuka

jan.klod@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Vücudumuzda öğrenebilme, düşünebilme ve hafızada saklayabilme kapasitesi bulunan iki tane sistem var; biri beyin, diğeri de bağışıklık. Bağışıklık sistemi, atalarımızdan aktarılan bilgiyi kullanıp, karşılaşılan bir mikroba karşı bu bilgiyi işler. Sadece mikrobun olduğu bölgeye odaklanarak savaşır, yok edinceye kadar yılmadan uğraşır ve deneyimini unutmayıp, saklar. Yeri geldiğinde bu tecrübeyi hatırlayıp, yeni bir yanıt üretir.

Bağışıklık sisteminin görevi, bireyin özünü korumaktır. Bu nedenle önce kendisini bilmesi gerekir ki, özüne zarar vermesin. Bu bağlamda, bağışıklık sisteminin, en az düşmanla savaşmak için gereken emek kadar kendini bilmek için emek harcadığını da söyleyebiliriz. Bağışıklık, canlıyı dışarıdan gelen her türlü yabancı madde ve biyolojik etkene karşı koruyan, özelleşmiş hücre ve dokulardan oluşan mükemmel bir sistemdir.

Haberin Devamı

Bu kadar önemli görevleri olan bir sistemin elbette çok dirençli olması gerekir. Sistemin görevi ilk olarak bu yabancı maddelerin vücuda girmelerini engellemektir, eğer bir şekilde girmişlerse de burada tutunmalarına ve yayılmalarına izin vermemektir. O kadar hassas bir işleyişe sahiptir ki, protein ve aminoasit gibi yapı olarak birbirine çok benzeyen maddelerin bile ayrımını yapabilir.

Kimlik kontrolü yapıyor

Kanserli hücreler, bağışıklık sistemini harekete geçiren ‘antijen’lere sahiptir. Bunlar, hücrelerin kimlik kartı gibidir. Vücuda yabancı bir hücre girdiğinde, bağışıklık sistemi hemen bir kontrol yapar ve hücrenin antijenini analiz eder. Eğer antijen vücut için yabancıysa, bağışıklık sistemi anında alarma geçer, hücreyi yok etmek için gereken her şeyi yapar.

İşte kanser hücreleri meydana geldiğinde de aynı mekanizma çalışır. Bağışıklık sistemi, kanser hücrelerinin antijenlerini tanıdığı anda, hemen harekete geçer ve onları yok eder.

İnsanda temel olarak iki tür bağışıklıktan söz edilebilir. Birincisi doğuştan gelen, ikincisi edinilmiş yani sonradan kazanılmış bağışıklıktır. Doğal bağışıklık, canlının doğumundan başlayıp, ölümüne kadar çalışmaya devam eden bir savunma mekanizmasıdır. Genetik özelliklere bağlıdır ve nesilden nesile geçebilir. Doğal bağışıklıkta insan vücudu herhangi bir antikor oluşturmadan mikroplara karşı korunur.

Haberin Devamı

Sonradan kazanılmış bağışıklık sistemi ise vücudun mikroorganizmalara karşı antikor üreterek kazandığı türdür. Başka bir ifadeyle çeşitli yollarla sonradan kazanılmış bağışıklık sistemidir. Edinilmiş bağışıklık kendi içerisinde aktif ve pasif olmak üzere ikiye ayrılır.

Aktif bağışıklık: Antijenlere maruz kaldıktan sonra oluşur, iki şekilde meydana gelebilir. İlki, aşılanmadır. İçerisinde mikropların zayıflatılmış hali veya bunların toksinleri bulunan, laboratuvar ortamında üretilmiş maddeye aşı denir. Aşılama, bağışıklık kazanmanın yapay şeklidir. Aşı içerisindeki mikroorganizma, laboratuvar ortamında işlemden geçirildiği için hastalık yapma tehlikesi yoktur. Aşıyla kazandırılmış bağışıklıkta temel mekanizma şudur; aşı sayesinde hastalık yapıcı mikroorganizma daha önceden vücuda tanıtılır, sistem bunu hemen belleğine atar. Daha sonra tekrar karşılaştığındaysa, hastalık yapmasına fırsat vermeden antikor üreterek onu yok eder.

Haberin Devamı

İkincisi, hastalığı geçirmektir. Aşılama tekniğinin doğal halidir. Sistem ikisinde de aynıdır. Bağışıklık sistemi önceden geçirilmiş hastalık sayesinde, mikrobu tanır ve bir dahaki sefere hastalık yapmasına fırsat vermez.

Pasif bağışıklık: Vücuda dışarıdan antikor verilmesiyle sağlanan bağışıklıktır. Bunun için serum kullanılır. Serumlar hazır antikorlardır, bazı durumlarda vücudun ürettiği antikor yetersiz gelir ve takviye yapılır. Serumun yanında ilaçla da yapılabilen pasif bağışıklığın, koruyucu olmadığını ve sadece tedavi edici bir yöntem olduğunu belirtmekte fayda var.

Sistemin organları

Bağışıklık sistemi, görevini yapmak için bazı organ ve dokuların iş birliğine ihtiyaç duyar. Bağışıklık sisteminin temel öğeleri; akyuvarlar, kemik iliği, lenf sistemi, hormonlar ve bazı proteinlerdir.

Bademcikler: Boğazda lenfositlerin toplandığı küçük yapılardır.

Lenf: Bağışıklık sistemindeki hücre ve proteinleri, vücudun bir yerinden başka bir yerine taşırlar.

Lenf düğümleri: Koltuk ve çene altı, dirsek, boyun ve göğüslerde bulunan bu yapılar, T ve B hücrelerinin bulunduğu merkezlerdir.

Lenf bezleri: Yutağın üst kısmında, burun boşluğunun arka tarafındaki parçalardır. Enfeksiyon ajanlarını ve ürettikleri antikorları yakarlar.

Timus: Göğüs boşluğu içinde yer alan bir organdır. Olgunlaşmamış lenfositler kemik iliğinden çıkıp timusa gelir, büyür ve görevlerini yerine getirmek için kana karışır.

Karaciğer: İmmünolojik etkin hücreleri içerir. İlk fetüs karaciğeri tarafından üretilir.

Dalak: En önemli görevi, fonksiyon dışı kalmış kanı süzmek ve antikor üreten hücrelerin gelişimini sağlamaktır.

Peyer plakları: İnce bağırsağın ileum bölgesindeki bu plaklar, bağırsak lümenindeki patojenleri kontrol altında tutar.

Kemik iliği: Kök hücrelerin bulunduğu merkezdir.

VÜCUDUN MÜKEMMEL SİSTEMİ: BAĞIŞIKLIK

Güçlü bağışıklık sistemi için...

Düzenli ve dengeli beslenin. Et, balık, süt ve süt ürünleri, tahıl, sebzeyle meyveleri düzenli olarak tüketin.

Meyve ve sebzeleri mevsiminde yiyin.

Bol su için.

Kesinlikle sigara kullanmayın.

Aşırı alkolden kaçının.

Düzenli olarak egzersiz yapın.

İdeal kilonuzu korumaya dikkat edin.

Stresten uzak durmaya çalışın.

Düzenli ve yeterli uyumaya özen gösterin.

Gereksiz yere ilaç kullanmayın.

Çocuğunuzun aşılarını tamamlayın.