CaddeBabasının gözündeki perdeyi kaldıran doktor

Babasının gözündeki perdeyi kaldıran doktor

04.02.2008 - 00:00 | Son Güncellenme:

Mardin'de mutlu hayatlarına bir bayram sabahı karanlık perde iniverir. Babası kör olmuştur. Kızlarından biri inat eder doktor olur. Prof. Dr. Tamçelik önce babasına, ardından da başkalarının gözüne şifa dağıtır

Babasının gözündeki perdeyi kaldıran doktor

Kara Kutu Doktor kız, sihirli bir değnek dokundurmuş gibi, o perdeyi sonsuza dek kaldırmıştır sanki yaşamlarından...Bu doktor kız; bugün dünya tıp çevrelerinde "gelecekte göz cerrahisinde temel teşkil edecek uygulamalara imza attığı" için alkışlanan, herkesin bırakıp kaçtığı üniversitedeki görevini ısrarla devam ettiren, erkek egemen göz alanında akla gelen ilk isimlerden; Prof. Dr. Nevbahar Tamçelik'tir. Tamçelik, bugün tüm göz doktorlarının bağlı bulunduğu Türk Oftalmoloji Derneği'nin de kadın patronu... Tamçelik, önce babasına, ardından da başkalarının gözüne şifa dağıtan başarılı bir göz doktoru olarak yaşamının "kara kutu"sunu açtı... Türk filmlerindeki gibi olur; Mardin'de masallardaki gibi bir hayat yaşayan sekiz kız kardeşin, bolluk ve mutluluk içindeki yaşamlarına bir bayram sabahı karanlık perde iniverir. Baba, o sabah kızları üşümesin diye sobayı yakmak için kırmaya çalıştığı odunlardan fırlayan bir parçayla kör olmuştur. Kızların biri inat eder; yoklukla, yoksuklukla duracak gibi değildir. Doktor olur. İlk işi babasının gözüne inen perdeyi kaldırır. Bu kızın büyüyüp de başka gözlere ışık vermesiyle yükselişe geçen kardeşler arasından, işkadınları, öğretmenler, bankacılar çıkar. Annem ev hanımıydı, babam müteahit ve mobilyacı. Annemin 12 yıl çocuğu olmuyor. Sonra bir miyom ameliyatı geçiriyor ve art arda doğum yapmaya başlıyor ve 8 kız kardeş dünyaya geliyor. Ben sondan iki numarayım. Maddi durum da iyi olunca, rahat koşullarda yaşıyoruz. Mardin'de doğup büyümüşsünüz. Nasıl bir hikâye? Aynen. Ben ilkokuldayken, babam çok kötü bir kaza geçiriyor, bir bayram sabahı. Soba yakabilmek için odun kırarken kıymık fırlayıp babamın gözüne saplanıyor. O günden sonra eskisi gibi olamıyoruz bir türlü. Babamın zaten bir gözü iyi görmüyordu. Diğer gözünü de kaybedince, sağlığını, dolayısıyla işlerini kaybetti. Aylarca İstanbul'da kalındı, tedaviler sonuç vermedi. Hepimiz küçüğüz daha. Çok büyük sıkıntılar çektik. Bir kardeşimin dersleri kötü gitmeye başlayınca ayrıldı okuldan, sekreter olarak işe başladı. Bu yüzden ikimizin de yaşı ikişer yaş büyütüldü. Onun aldığı maaş da bize büyük katkı sağladı. Bir ablam hemen evlendi. Birkaç kız kardeş, onun yanına gittik, uzun zaman kaldık, okuyabilmek için. Hepimiz erken hayata atılmak zorunda kaldık. Ve bir gün büyü bozuluyor gibi anlatıyorsunuz. Ailem "Hemen hayata atılsınlar, kendilerini kurtarsınlar" diye düşünüyordu. Beni de öğretmen okuluna verdiler, ağlaya ağlaya gittim. Küçüklükten beri tek hayalim doktor olmak. Yine de, Mardin Kız Öğretmen Okulu'nda okul birincisi oldum, son sınıfı okumadan Ankara Yükseköğretim'e gönderildim, orada da başarılı olunca "Devam etmeyeceğim" dedim. Tıp fakültesine yazıldım. Nasıl olur, siz tıp okumuşsunuz... Diğer kardeşlerim de okudu. Sekreter olan ablam, bir kamu kuruluşunun bölge sekreterliğine kadar yükseldi, oradan emekli oldu. Üç öğretmenimiz var, biri banka müdürlüğünden emekli oldu. En küçüğümüz de ABD'de başarılı bir işkadını, aynı zamanda çok ünlü bir jinekolog ile evli. Kardeşleriniz? Maddi durumumuz bozulmamış olsaydı, belki böyle olmayacaktı. Rahattan, zor şartlara geçmek çok zordur. O yüzden hepimiz ciddi sıkıntılar yaşadık. Annemin alyanslarını, mücevherlerini tek tek satmaya gittiğini hatırlıyorum. Bunlar çok önemli dersler... O günlerin size verdiği en önemli ders nedir? Sanırım, çünkü bilinçaltında birşeyler saklıyoruz. Tıbbiyedeyken, daha çok kadın doğum veya çocuk doktoru olurum, diye düşünüyordum. Okul bitmeden bir kadın doğumcu ile evlendim ve çocuğum oldu. Önce "Bir evden iki kadın doğumcu olmaz" diye düşündük. Fizyoloji okurken bile gözle ilgilendiğimi fark ettim ve kendimi ikinci ihtisasımı gözde yaparken buldum. Peki neden göz doktorluğu? Babanızın geçirdiği kaza ve gözünü kaybetmesi mi sizi etkileyen... Vesile oldum. Okurken, bir hocama ameliyatını yaptırttım. Artık çok güzel görüyor. Şu anda 97 yaşında bulmaca çözüyor. Babanızı iyileştirebildiniz mi? Tabii, daha tıpta okuyordum ama elim sıcak sudan soğuk suya değmedi. Benim tek işim çalışmaktı. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'ni ilk onda bitirdim böylece. Babanızın gözünü iyileştirince, evin de gözbebeği oldunuz mu? ARTI EKSİ Kesinlikle. Hastamın beni nasıl gördüğü çok önemlidir. Makyajsız olmamaya gayret ederim. Normalde spor giyindiğim halde, üniversiteye de, muayehaneme de mutlaka klasik kıyafetle giderim. Bakımlı mısınızdır? Hekimlik bilgin çok iyi olacak, bir psikiyatr olacaksın. Bazı hekim arkadaşlarımızın çok engin bilgileri var ancak hastaya yaklaşımı iyi değilse olmuyor. Hastayla arkadaş olmak zorundasın. Önce moral vereceksin, işin yarısı moral vermek. Bir doktoru aranılan doktor yapan özellik nedir? "Şu andaki tıp bilgimizde görme şansın yok, ama günün birinde bu hastalığına çare bulunabilir" diyorum. Görme ihtimali olmayan bir hastaya "Sen artık kör oldun" demenin hiçbir alemi yoktur. En iyi örnek benim babam. Görme ihtimali olmayan bir hastaya durumunu nasıl anlatıyorsunuz?