‘Aşkımız sonsuz bir yolculuk’

Beyza Şekerci ve Engin Hepileri’nin şu sıralar en büyük heyecanı, 3.5 ay sonra dünyaya gelecek bebeklerini kucaklarına almak... Çift, “Londra’dan dönüşte haberimiz oldu ve ağlayarak sevincimizi yaşadık. Sabırsızlıkla doğumu bekliyoruz” dedi. İkiliyle, mutlu evliliklerini, Ramazan Bayramı’nı nasıl geçireceklerini ve oyunculuğa bakışlarını konuştuk.

- Yakında üç kişi olacaksınız. Heyecanlı mısınız?

Engin Hepileri: Çok heyecanlıyız. Büyük bir hayranlıkla Beyza’yı seyrediyorum. Umut ve sabırsızlık var. Benim gözlemlediğim, hamilelik kadına ekstra güç veriyor.

Beyza Şekerci: 21 hafta nasıl geçti anlamadım. Her anın tadını çıkarmaya çalışıyorum. Onun hareketlerini hissetmeye, kendim de genişlemeye ve büyümeye başladıkça, durumu daha da idrak ediyorum (gülüyor). Annelik, bir kadına bahşedilmiş en güzel duygulardan. Hamileliğim de güzel ve rahat geçiyor. Geçtiğimiz haftaya kadar çalışıyordum, son oyunlarımızı oynayıp, sezonu kapattık.

- Haberi ilk aldığınızda neler hissettiniz?

B.Ş.: Londra’da oyun izlemeye gitmiştik. Sürpriz oldu. 30’uncu yaşımı doldurduktan bir hafta sonra haberi aldık.

E.H.: Oradayken “Acaba mı?” demiştik. Döner dönmez de müthiş bir haberle, hüngür hüngür ağlayarak sevincimizi yaşadık. Aynı bizim gibi, bebeğimizi sabırsızlıkla bekleyen kocaman bir ailemiz var.

- Bebeğin ismi ne olacak?

E.H.: Aklımızda 2-3 isim var ama henüz karar veremedik.

- Tiyatro sezonu bitti. Yazı nasıl geçireceksiniz?

E.H.: Sakin geçirmek istiyoruz. İstanbul’da olacağız, belki kısa tatiller yaparız.

- Bayram planınız var mı? Bayramlar sizin için ne ifade ediyor?

B.Ş.: Bayramda, Burgazada’da olacağız. Orada bir evimiz var, sıcaktan ve gürültüden bunaldığımızda kaçıyoruz.

E.H.: Bayram, ‘İstanbul’da kalalım, ailemizle olalım’ duygusunu yaşatıyor. Burgazada’da biz bize olacağımız, akşamları mangal yakacağımız, sohbetlerin edildiği, özel zamanlar geçireceğiz. Herkese mutlu, sağlıklı ve barış dolu bayramlar...

- Dışarıdan enerjiniz çok güzel...

E.H.: Nasıl görünüyorsak öyleyiz. Rahat ve samimi yaşamaya çalışıyoruz. Farklı görünmek gibi bir çabamız yok. Mesleğimizde de buna özen gösteriyoruz. Huzur ve mutluluğumuz, çok şükür evin dışına da taşıyor.

- Nasıl bir çiftsiniz?

E.H.: Aslında pek çok konuda kararsız bir çiftiz ama tatil ve aktivite yapmak konusunda çok kararlıyız.

- Evlilikte üçüncü yılınızı geçtiğimiz günlerde kutladınız. Nasıl geçti bu süre?

B.Ş.: Rüya gibi... Bir sürü şey sığdırdık... Şimdi de doğacak bebeğimizin heyecanını yaşıyoruz.

E.H.: Bazen çok çabuk geçti diyorum ama aslında dolu dolu geçti. Aile kavramını, evlendiğimiz günden beri yaşıyoruz. Şimdi sadece ailemiz büyüyor. Sevgimizi ve coşkulu anlarımızı çoğaltarak yaşıyoruz. Oğlumuzun da sevgiyle büyümesi için elimizden geleni yapacağız.

- Aşkınız ilk günkü heyecanıyla devam ediyor mu?

E.H.: Ediyor. Artarak sürüyor hem de... Beyza’yı tanıdıkça aşık oluyorum.

B.Ş.: Bu bir keşif, keyifli ve sonsuz bir yolculuk.

‘Popülarite değil, başarı meraklısıyız’

- Birlikte bir projede rol almak ister misiniz?

E.H.: Çok istiyoruz. Yapacağız, planlarımız arasında var.

- İki oyuncunun birlikteliğinin avantajlarını yaşıyor musunuz?

E.H.: Mesleğe aynı yerden baktığımız için avantaj... İkimiz de sanatın beşiğinden geliyoruz, konservatuvarda yetiştik. Hayata bakış açımız aynı. Popülarite değil, başarı meraklısıyız.

- Birbirinize her konuda danışır mısınız?

E.H.: Beyza’nın estetik açıdan bakışları beni çok etkiler. Ben biraz daha detaylara, ayrıntılara girdiğim için oraları göremem ve o anlamda hemen danışırım. Bir de oyuncu açgözlüdür, hemen oynamak ister, o noktada da birine danışmak çok iyi oluyor.

B.Ş.: Çok istediğiniz bir şeyde eksikleri göremeyebiliyorsunuz. Güvenilir bir gözün, bilen birinin bakması çok başka.

‘Oyunculuk bizim için heves değil, yaşam tarzı’

- Yeni projeleriniz var mı?

B.Ş.: Şu an en büyük projem belli (gülüyor). Önümüzdeki sezona hazırım.

E.H.: İki oyunum devam edecek. Aklımda bir tane daha var, ön hazırlıkları başladı. Televizyonda ise artık iyi bir şey yapmak istiyorum. 18’de başladım, şu an 40 yaşındayım. Bu kadar tecrübenin üzerine iyi işler yapmam lazım. Onun için de daha seçici davranıyorum.

- Sektörün durumu da, insanı seçici olmaya itiyor sanırım. Başlayan iş, 2-3 bölüm sonra bitebiliyor.

E.H.: Eskiden ‘Bu iş gider’ derdik, artık tahmin edemiyoruz. Seçici olmak bizim için önemli. Kendimizi korumaya ihtiyacımız var ki, uzun soluklu olabilelim. Oyunculuk, bizim için 2-3 senelik bir heves değil, yaşam ve hayat tarzı.

- Yeni oyununuzdan bahseder misiniz?

E.H.: Yapımcılığını da kendim üstlendiğim için, söylemek istediğim söze en yakın oyunları seçmeye çalışıyoruz. Hayatta durduğum yer, tiyatrodaki yansımam.