“Merve Boluğur, Nişantaşı’ndaki bir AVM’nin yiyecek katında tanımadığı birinin masasına oturdu.”
AVM’nin fast food katında çekilmiş bir fotoğrafı, işin aslını araştırmadan okurlarına bu başlıkla duyuranları Merve Boluğur, Instagram hesabından işte böyle ‘yalancı’ çıkardı:
“Merhaba arkadaşlar beni konuşmayı sevenler var, biliyorum. Ben de buradan onları çok sevdiğimi öncelikle belirtmek isterim. Koskoca ülkenin gündemi ben olmuşum. Bir fotoğraf ve ardından başkasının masasına oturduğum iddiası... Oradaki genç yer bulamadığını ve masama oturmak istediğini söyleyince ben de izin verdim. Hangi devirde yaşıyoruz, kaldı ki ortak alan. Kulağımda zaten kulaklık var ve ‘Merhaba, nasılsınız ve iyi misiniz?’den başka bir şey konuşulmadı.”
Habercinin görevi, 1980’li yıllardaki Tan gazetesinin editörleri gibi ellerine geçen fotoğrafları asparagas haberlerle süsleyip, satmak değil, işin aslını araştırıp, yazmaktır.
“AVM’de tanımadığı birinin masasına oturup, yemek yedi” diye başlık atanlar, hayatlarında hiç mi alışveriş merkezlerinin yiyecek katına gitmedi?
O masaların hiçbiri oturanın değil. Fast food katı çok yoğunsa, boş yer gördüğünde masada oturanlardan izin ister, sonra da oturur yemeğini yersin.
Merve Boluğur, başkasının masasına oturmadığını, aksine bir gencin yer bulamadığı için izin isteyip, masaya oturduğunu yazdı.
O haberle Merve Boluğur’u küçük düşürmeye çalışanların şimdi ondan özür dileyip, kendilerini tekzip etmesi gerekmez mi?
SONUCU SEVMEDİ KURAL DEĞİŞTİRDİ
Elon Musk’ın “Çıkacak sonuca uyacağım” dediği, “Twitter Başkanı olarak istifa etmeli miyim?” anketine katılan 17.5 milyon kullanıcının yüzde 57’si “Evet” deyince henüz gereğini yapmadı, sosyal medya platformuna ilişkin aldığı kararı şöyle açıkladı:
“Şirket politikasıyla ilgili oylamalarda sadece mavi tıklı aboneler oy kullanmalı. Bizim bu oyunda kaybedeceğimiz çok şeyler var.”
Elon Musk böylece demokrasi konusunda Aysun Kayacı’yla aynı kafada olduğunu gösterdi.
Neden mi?
Çünkü Aysun Kayacı yıllar önce, “Benim oyumla dağdaki çobanın oyu bir olmamalı” demişti.
Elon Musk da bu kararıyla Twitter’a para ödeyen abonelerle ödemeyenlerin sosyal medya platformuyla ilgili anketlerde eşit söz hakkının olmayacağını gösterdi.
Tıpkı Nasrettin Hoca’nın dediği gibi ‘Parayı verenler düdüğü çalabilecek’ Twitter’da...
NE ANNELER VAR!
40’lı yaşlarda evli bir kadın düşünün... Bir yetişkin kızı, küçük bir oğlu ve MS yüzünden çalışamaz hale gelen bir eşi var... Hal böyle olunca ona düşer ailenin ekonomik yükü... Devletin eşine bağladığı maaş ve AVM’de çalışan kızının geliri yetmeyince kadın, erkek bir ortağıyla emlakçılığa başlar...
Zamanla ailenin 1 milyon TL’ye ulaşan tasarrufunu bankaya yatıran ve o paranın faizini evin geçimi için kullanan kadın, günün birinde alıp başını gider...
Üstelik evi terk ederken tüm özel eşyalarının yanı sıra, kızının kazağı, ceketi, eşinin güneş gözlükleriyle ve saatlerini doldurduğu bavullarla kayıplara karışır.
Kızı, “Annem beş aydır kayıp” diyerek, ekranda aramaya başlayınca kadın ortaya çıkar. İki çocuk annesi evli kadın, evden kaçma gerekçesini şöyle açıklar:
“Eşim ve çocuklarımın bankada faizde sandığı 1 milyon TL’yi kripto para piyasasında batırdığım için ailemin yüzüne bakacak halim yoktu.”
Eşi ve kızı, kadının parayı kripto piyasasında değil, emlakçılık yaptığı sevgilisiyle yediğini iddia etmesi bir yana, işin asıl tuhaf yanı şu:
Kızı, canlı yayında yüzleştiği annesine, “Ailemizin onca parasını sevgiline yedirdikten sonra kızının sevgilisinden borç para isteyip, onu bizden kaçış sermayesi yapmaya utanmadın mı?” dedi.
Sizi bilemem, ama ben, bu yaşa geldim ne bir dizide veya filmde böyle bir şey izledim ne de duydum...
GÜNÜN SÖZÜ
“Karakter sahibiyseniz, düşman sahibi de olursunuz.” (Amy Engel)