İngiliz iki editör, dailyrecord.co.uk’in seyahat bölümünde Meghan Markle’ın blog’undan alıntıyla şöyle bir yazı kaleme aldı:
“Tatil sezonunun sona ermesiyle, pek çok insan şimdiden bir sonraki seyahatlerini planlıyor olsa da, ünlüler bazen bir tatilcinin rezervasyonunu etkileyebiliyor. ‘Suits’ oyuncusu ve Sussex Düşesi Meghan Markle, tatil ipuçlarını The Tig adlı blog’da yazdı.
Meghan, Kraliyet Ailesi’ne katılmadan önce sıkça dünyayı dolaştı ve şaşırtıcı derecede uygun fiyatlı bir tatil yeri ortaya çıkardı. O yer İstanbul ve Türkiye.”
Sitede bu yazı beş gün önce çıktı, ama iki editörün esin kaynağı Meghan Markle’ın İstanbul yazısı yeni değil. Meghan’ın The Tig adlı blog notlarının arşivinden yedi yıl önceki yazısını buldum. Meghan, ‘İstanbul’da 48 saat’ başlıklı seyahat notlarında, “Kolay gidilen, ucuz ve capcanlı” diye tanımladığı ve “En sevdiği tatil yeri” İstanbul için şunları yazdı:
‘Baş döndüren şehir’
“Yolculuk tutkusu dolu hayatımda kendime bazı seyahat hedefleri koydum, ancak İstanbul’daki 48 saat belki de en iddialı olanıydı. Ne de olsa Kapalıçarşı’sı, keşfedilecek 3 binden fazla camisi, hassas bir şekilde eve taşınacak kilimleri, yenilecek baklavası, kültür dolu mahalleleri, mutlaka denemeniz gereken hamamı ve oh, evet, o büyük Boğaziçi’si ile İstanbul. Gerçekten canlandırıcı ve baş döndürücü bir deneyim, İstanbul’da 48 saat... İçiniz rahat olsun, uçağa bindiğinizde başınız Türk keyfiyle dönecek ama şüphesiz her anına değer.
Beyoğlu’ndaki Soho House İstanbul’a göz atın. 87 odası, Boğaz’a bakan iki çatı havuzu, Türk karo zeminleri ve yağmur ormanları duşlarıyla dinlenmek için mükemmel. Otelin, bugüne kadar gördüğüm en tatlı ev sahibi Ayşem Erginoğlu’ndan, Kapalıçarşı için bir tur ayarlamasını isteyin. Ayşem; akıcı İngilizce, Türkçe ve Almanca konuşuyor ve sizi kilim alışverişi ritüelinden ziyade, çarşının kuytu köşelerinde gezdirirken, güvenilir tur rehberiniz olduğunu kanıtlıyor. Dhoku’dan benzer bir halıyı maliyetinin çok altında alın; NY’daki ABC Home’a ve Anthropologie’ye satıyorlar. Seni gidi seniiii, küçük ürün tedarikçisi, seni.”
‘Mutlaka görülmeli’
“Duyusal olarak aşırı yükleneceğiniz baharat pazarına gidin ve ardından Kurukahveci Mehmet Efendi’de bir fincan Türk kahvesi için. Kahveyle sağladığınız enerjiyle, bazı efsanevi yerlere doğru devam edeceksiniz. İstanbul’a gelip de kesinlikle görülecek ilk beş yer listenizde yer alacak Ayasofya’yı görmeden olmaz. Bu mimari şaheser Sultanahmet Camii’ne oldukça yakındır ve bu nedenle İstanbul’daki bu her iki yeri de görmelisiniz.
1960’lardan beri menüsünü koruyan deniz ürünleri restoranı Kıyı’da öğle yemeği yiyin çünkü, ‘bozuk değilse tamir etmeyin’ yaklaşımıyla korumuş kendini. Şimdiye kadar tattığınız en iyi baklava için dünyaca ünlü Güllüoğlu’nda hızlı bir mola ve ardından Boğaz’a bakan gün batımı için tam zamanında otele dönüş. Rahatlayın ve akşam yemeğinizi otelin içine gizlenmiş, meze tabakları sunan Mandolin’de ya da köşe başında et, bitkisel mezeler ve pide tabaklarının saat gibi süslendiği geleneksel kebaplarıyla Canım Ciğerim’de yiyin...”
Türk çayı tavsiyesi
“Uyanın ve 70’in üzerinde peynir çeşidini, sonsuz çeşit balları tadabileceğiniz restoran Namlı Gurme’de kahvaltı yapın. Kesinlikle gerekli hamam deneyimine gitmeden önce karın doyurma için mükemmel. Şehrin en ünlü eski tarz ve klasik hamamı Çemberlitaş Hamamı’na (turistik de olsa) gidebilir ya da gelenekçi olmayıp, daha Osmanlı şıklığına kaçan Mimar Sinan’ın eseri Kılıç Ali Paşa Hamamı’na gidebilirsiniz.
Yorgun düşeceksiniz, biraz Türk çayı için ve dinlenin. Son gecede, Karaköy Lokantası’nda akşam yemeği için muhtemelen rezervasyona ihtiyacınız olacak. Soho House’daki ekip, sarımsak soslu midye dolma sipariş etmenizi söylüyor ve her zamanki gibi haklılar.”
Bu yazıyı yazdıktan üç yıl sonra evlenen Meghan Markle ile Prens Harry’yi bir kurum davet etse, dünya medyasının gözde çifti sayesinde Türkiye’nin müthiş reklamı olur...
GÜNÜN SÖZÜ
“İnsanlar için gözlerini feda etsen, ‘Zaten kördü’ derler.” (Leon)