27.07.2012 - 22:16 | Son Güncellenme:
Çeviri: Tülin Açıkbaş
Onu sinemanın dahisi haline getiren buluşları, zekası ve baş döndürücü yönlerini anlatmaya cümleler yetmez. Ancak yönetmeni biraz anlamak için bu derlemeye bir göz atın
İngiliz Film Enstitüsü, projeleriyle korku ve gerilim sinemasının tarihini değiştiren İngiliz yönetmen Hitchcock’u çeşitli etkinliklerle anıyor. Bundan yola çıkan The Independent gazetesi, ‘maskara dahi’nin, film sektörünü nasıl değiştirdiğini 10 maddede özetliyor.
1899’da Londra’nın doğusunda dünyaya gelen Hitchcock, ‘Psycho/Sapık’, ‘Vertigo/Ölüm Korkusu’, ‘Rear Window/Arka Pencere’ ve ‘The Birds/Kuşlar’ gibi klasikleşmiş filmleriyle tanınır. Gerilim ustasının 70’e yakın filmi var. Bu filmlerin hemen hepsinde de yeni bir teknik, dahice bir buluş ya da diyalogla seyircisini şaşırtır. Hitchcock’un fimlerindeki diyaloglar, onun aynı zamanda komedi ustası olduğunu da gösterir.
1-CASUSLUĞUN USTASI Modern zamanların casus filmlerine baktığınızda mutlaka Hitchcock’tan bir şeyler bulursunuz. Yönetmen casusluğu şöyle açıklıyor: “İnsanların, sahip olmak için arkasından gittiği ve genelde ne olduğunu bilmediği şeyi ele geçirme çabası.” Yönetmen, 1935 yapımı ‘The 39 Steps/39 Basamak’tan 1969 yapımı ‘Topaz’a kadar birçok film çekti. İlk ‘James Bond’ filmini yapması için gelen teklifleri geri çevirdi ama 1959’da çektiği ‘North By Northwest’ projesiyle zaten serinin şablonunu yaratmıştı.
2-SESSİZ ARTİST Sık sık unutulsa da, klasiklerinden bazılarını ‘sessiz yıllar’da çekti. 1929 yapımı ‘Blackmail/Şantaj’, sektörde çığır açan bir film oldu. Bundan önce, 1926’da çektiği ‘The Lodger: A Story of the London Fog’da Jack the Ripper’a (1888 yılında Londra sokaklarını kana bulayan ve en az beş kadını öldürdükten sonra kayıplara karışan, kimliği hiçbir zaman tespit edilememiş efsanevi seri katil Karındeşen Jack) bakış attı ve yıllar boyunca sinemanın korku dili haline gelen şablonu oluşturdu.
3-İNGİLİZ YÖNÜ Pek çoklarının düşündüğünün aksine Hitchcock’un kara mizah yönü, sadece İngiliz olmasından gelmiyor. Yönetmen hakkındaki ‘en absürt İngiliz şey’, G. K. Chesterton gibi yazarlardan aldığı şeydi: Garipliğin ve tehditin özünü sıradan hale getirmek.
4-HITCHCOCK’UN SARIŞINLARI Hitchcock, ‘sinemanın devamlılığı olan kadın modelleri’ de yaratan isim. Şık ama patlamaya hazır ‘Hitchcock sarışınları’, 1950 ve 1960 yıllarının filmlerinde hep var oldu. Bunlardan en bilinenleri, Grace Kelly ve Eva Marie Saint’ti. Yönetmen, bu konuda, “Şık bir kadın, size sürpriz yapmaktan asla vazgeçmez” diyor.
5-BİR MARKAYDI Çok az yönetmen kendisini marka olmaya taşıyabildi, bunlardan biri de Hitchcock’tu. Sinemanın önünde ve arkasında, röportajlarında, karikatür silüetlerinde soytarıklıktan oluşan, alay etmeyi göze sokan bir hali vardı.
6-JOKER GÖREVİNDE İnsanların sizi ‘eski bir şaka’dan daha fazla ciddiye alması için yapılacak en iyi iş, ‘ne kadar karanlık o kadar iyi’ sloganını benimsemekti. ‘Sapık’ın ‘Norman Bates’inin annesiyle şu diyalogu bunu güzel anlatıyor: “Hayır, meyve deposunda saklanmayacağım. Sana meyveli gibi mi gözüküyorum?” Yönetmenin kendine ait, bu tür çok şakası var.
7-KAVRAMCI Alfred Hitchcock, film setlerindeki teknik ve görsel seçimleriyle de adından söz ettirir. Mesela 1944 yapılmı ‘Lifeboat’taki set, denizin ortasındaki bir sandaldan ve içindeki insanlardan ibarettir.
8-ANTİ-TİP’Çİ Yönetmen, başrol oyuncularının, hem fanlarını hem de menajerlerini çok şaşırtacak rollerde oynamasını severdi. Ekranın iyi çocuklarını, karanlık karakterler yapardı. Mesela 1943 yapımı ‘Shadow of a Doubt’ta Joseph Cotten’ı bir amca katiline çevirmişti. Etrafına ışık saçan Doris Day imajınıysa 1956 yapımı ‘The Men Who New Too Much’taki öyküsüyle çatırdattı.
O, tipe göre kast oluşturmaya karşıydı.
9-SAPLANTININ ÖĞRENCİSİ Hitchcock’un ‘anti-tip’çi uygulamasına en yakışan isimlerden biri James Stewart’tı. ‘Arka Pencere’ ve ‘Ölüm Korkusu’nda bu daha da ileri gitti. Her ikisi de hastalıklı, erotik hayal etme filmleri olan projeler, psikoanalitik film analistleri için ‘lütuf’ olmuştu. Yönetmen hiçbir zaman filmlerinin konusundan bahsetmez ama onların izleyicilerin kafasında bıraktığı etkilerinden konuşmayı severdi.
10-EĞLENDİREN ARTİST Hitchcock, eğlence ve sanatın arasındaki uzaklığı bulanıklaştıran bir isim. Genelde en ucuz korku filmlerini sunar gibi gözükür ama böylece izleyiciyi safdışı bırakırdı. Böylece onlar da ‘Sapık’ gibi bir tecrübeyi kaldırabilirdi.